Azerbaycan’ın Karabağ’da Ermeni zulmünü durdurmak için başlattığı antiterör operasyonu 24 saatin sonunda Ermenistan’ın silah bırakması ve Bakü’nün tüm taleplerini kabul etmesiyle son buldu.
Gelişmeler sonrası Azerbaycan’ın genç akademisyeni Amal Ahadli, Yeniçağ temsilcisi Tolga Özdemir’e çarpıcı açıklamalarda bulundu. Özdemir, Ahadli ile “Karabağ’da Geleceğe Yönelik Bakış” konulu bir röportaj gerçekleştirdi.
İşte o röportaj…
Tolga Özdemir: Karabağ sorunun ve ortaya çıkış süreci ile ilgili kısa bilgi vere bilirimsiniz?
Amal Ahadli: Ermenilerin Karabağ iktisadi bölgesi ile ilgili toprak iddialarının siyasi askeri hal alması 1988’ li yıllara dayansa da, Sovyet döneminde de Ermeni aydınları buna benzer girişimlerde bulunulmuş, yalnız başarısız olmuşlardır. Çatışmanın fitilini ateşleyen ise 1988 yılında Ermenistan’da yaşayan Azerbaycanlıların Ermeni azınlıklar tarafından zorunlu göçe mecbur edilmesi ve Sovyetler dağıldıktan sonra Hankendi’deki Ermeni azınlığın Azerbaycan hükümetini tanımaması olmuştur. Bu durum Ermenistan ile Azerbaycan arasında Karabağ savaşının yaşanmasına sebep olmuştur. O dönemler batıda güçlü olan Ermeni lobisinin desteği ve dış güçlerin ( Rusya , Fransa, İran ve Amerika’nın ) üç maymunu oynaması hatta bazı durumlarda Ermenistan tarafını destekler bazda açıklamalar yapması, tarihin ayrılmaz bir parçası olmuştur . Sonuç olarak, Karabağ Ermeni azınlığın kontrolü altına geçmiştir. Bu işgalle barışmayan Azerbaycan ordusu, 27 Eylül 2020 yılında Demir Yumruk hareketini başlatarak 44 gün süren savaş sonrasında düşmanı beyaz bayrak kaldırmaya mecbur etmiştir. Azerbaycan ve Türkiye Cumhurbaşkanları Aliyev’in ve Erdoğan’ın başarılı diplomatik manevraları sonucunda Ermenistan tarafı 9 Kasım 2020’de üçlü deklarasyonu Rusya aracılığı ile imzalamaya mecbur kalmıştır.
Tolga Özdemir: Azerbaycan’ın savaş sonrasında bölgede gerçekleştirdiği anti terör operasyonu hakkında neler söyleye bilirsiniz?
Amal Ahadli: Fikrimce Azerbaycan’ın bu operasyona neden ihtiyaç duyduğunu öncelikle bilmemizde fayda vardır . Savaş sonrası Azerbaycan’ın defalarca uyarmasına rağmen bölgede yaşan bazı Ermeni birleşmeleri silahlarını teslim etmemiş, bu yetmiyormuş gibi siyasi girişimde bulunarak parlamento kurmuş ve hayalı Cumhurbaşkanı seçmişlerdir. Bundan dolayı , Azerbaycan’ın kendi topraklarında her hangi bir silahlı örgütün bulunmasını kabul etmemesi ve buna karşı önlemler alması en doğal hakkıdır. Bu operasyonun Ermenistan’ın bağımsızlık gününe yakın bir tarihte gerçekleştirilmesi Paşinyan hükümetine gönderilen bir mesaj olduğu aşikârdır. Bu kanunsuz silahlı birliklerin beyaz bayrak kaldırması , Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in şartlarını kabul ederek Yevlax şehrine kendi temsilcilerini göndermesi, büyük Ermenistan hayalinin tam olarak bittiğinin göstergesidir.
Tolga Özdemir: Ermeni diplomatların Hankendi’deki Ermeni azınlıkların güvenlik sorunları ile ilgili endişesini nasıl değerlendiriyorsunuz ?
Amal Ahadli: Bu endişeyi gereksiz bulmamın yanı sıra bu türden beyanatlar ile Ermeni tarafının uluslararası örgütleri manipüle ettiğini düşünüyorum. Azerbaycan bayrağı altında Ermeni azınlıklar savaştan öncede sonrada yaşamışlardır. Günümüzde Azerbaycan’da yaşayan Ermenilerin tüm hakları hükümet tarafından karşılanmaktadır. En kutsal haklardan biri olan ibadet hakkının temin edilmesi için Bakü’de Surp Krikor Lusavoriç adına Ermeni Kilisesi faaliyet göstermektedir. Bir Türk kızına nasıl işkence yaptığını anlatan Zori Balayan ve Hocalı soykırımında aktif rol oynayan Serj Sarkisyan gibi siyasi figürlerin bulunduğu bir ülkenin diplomatlarının Azerbaycan’daki azınlıkların güvenlik sorunlarını sorgulaması sadece komik değil, aynı zamanda aptallık belirtisi.
Özdemir’in son olarak, “Hankendi’nin ve Karabağ’ın geleceğini nasıl görüyorsunuz” sorusuna yanıt olarak Amal Ahadli, şu ifadeleri kullandı:
Akıllı şehirlerin oluşturulması köprü ve elektrik santrallerin kurulması bölgenin hızlı bir onarım sürecinden geçtiğini gösteriyor . Gelecekte bir milyona aşkın zorunlu göçmenin kendi yurtlarına geri dönmesi Bakü ve yakın bölgelerdeki nüfus sıklığının sona ermesine sebep olacaktır. Bu durum ülkenin üzerinde olan ciddi göçmen yükünün hafiflemesine yol açacaktır. İşgalden kurtulmuş bölgelerin turizme elverişli hale gelemesin ile burada yaşayan yerli halkın ve devletin gelirinde önemli artışlar görülecektir. Bölgede yaşayan Ermeni azınlıkların durumuna gelirsek , Aliyev’in söylediği gibi: Şartlar kabul edildikten sonra Azerbaycan Anayasasına bağlı sosyal hakları temin edilmekle bölgede ikametlerine devam edilecektir. Gelecekte Rus barış güçlerinin bölgeyi terk edeceğini ve tam olarak kontrolün Azerbaycan’da olacağına inanıyorum. Eninde sonunda bu topraklarda tek güç Azerbaycan askeri olacak belki yarın bekli yarından da yakın.